10 Ara 2009

Hayatta Koçluk Lazım


Belki kaçıncı kez yöneticisinin kapısını çaldı veya çalmak istedi. Çoğu defa, ya o karamsar iç ses veya karamsar bir kişi onu yolundan döndürdü. Belki meramını anlatma fırsatı buldu ama olmadı.

Yukarıdaki cümleler; maaşından, ortamından, yöneticisinden veya şirketinden memnun olmayan bir çalışanı anlatıyor.

İçindeki gelgitler. Bir türlü toparlayamadığı düşünceler. 'Ne derler / acaba ne olur' belirsizlikleri.

Kısacası, kendi hedefinden her defasında bir şekilde uzaklaşmak zorunda kalışı.

Kendi potansiyeliyle, 'olan' arasındaki o çirkin ve ekşi yüzlü gerçeklik!

Daha da kötüsü var!

Ya konuşma fırsatı bulduğu yönetici onu anlamadıysa?

Ya anladığı halde anlamazdan geliyorsa?

Ne yapacak?

Bir sigara yakıp en yakınlarıyla fiskos yaparak mı çözüm arayacak?

Veya 'ölümü gösterip sıtmaya razı etmiş' mi olacaklar?

Yani, işten ayrılmak gibi korkutucu bir ögeyle 'sineye çekmesi' mi istenecek.

Bu sorular ve durumlar çoğaltılabilir.

'Mobbing' (işyerinde psikolojik şiddet) gibi spesifik durumlarla da karşılaşıyor olabilirdi.

Sözün girişinde bahsettiğim 'meramını anlatamayan çalışan' için neler söylenebilir?

Cevabını çoğumuz biliyoruz.

Ama biraz gayret ve farkındalık lazım.

Yazının başlığını tekrarlamanın yeri geldi:

Hayatta koçluk lazım.

Hiç yorum yok: