14 Kas 2012

"Kütüphane ders çalışma salonu değildir"



Doğan Hızlan'ın yazısı:

Kütüphaneler ders çalışmak için midir?


Geçen hafta sonu İstanbul’un tanınmış, önemli bir kütüphanesine gittim.

Yazacağım bir yazı için, elimdekilerden daha geniş bir kaynağa ihtiyaç duymuştum ve bunları elbette kütüphaneden temin edecektim.
Ancak gittiğimde, seçtiğim kitapları inceleyebilecek imkân bulamadım. Zira oturacak yer kalmamıştı çalışma alanında.
Bütün masalar doluydu. Ne yalan söyleyeyim, büyük bir safdillik içinde mutlu oldum. Ne güzel kütüphane kalabalık, diye düşünüyordum. Ama işin içyüzünü öğrenince hevesim kursağımda kaldı. Zira sınav haftası olan öğrenciler, ders çalışıyorlarmış.
Benim haricimde diğer araştırma yapanlar da yer bulamadan geri döndüler. 
Öğrenci arkadaşlarım kusura bakmasınlar ama, kütüphane ders çalışma salonu değildir. Onlar bu ihtiyacı giderecekleri başka yerler bulabilirler. Çok istiyorlarsa, okullarının kütüphaneleri onlar için en uygun yer olacaktır.
Elbette bunları söylerken, şunun da farkındayım: Özellikle bazı üniversitelerin kitaplıkları hem alan olarak hem de kitap envanteri olarak çok yetersiz
Haliyle bu durumda öğrenci ne yapacak? Ders çalışmak için kütüphaneye gidecek.
Peki, araştırmacı ne yapacak?

Bunca yıldan sonra umutlanmamın, safdilliğimin derecesini anlatması bakımından yazıyorum bunu: 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçildiğinde, İstanbul’a yeni ve ihtiyacı karşılayacak büyük bir kütüphane yapılacağı için umutluydum. Sonuç, “büyük” bir hüsran!
“Peki tüm bu yakınmalarını giderecek bir netice elde ettin mi, bir çare buldun mu” sorusuna şöyle bir cevap verebilirim: Bütün kütüphanelerde, araştırmacılar için randevu ile işleyen özel odalar ayrılsın. Buraları ancak araştırmacılar, yazarlar kullanabilsin.
Kütüphanelerimiz birçok açıdan yetersiz kalıyor. Bu kimi zaman bina küçüklüğünden, kimi zaman kitap eksikliğinden, kimi zaman da personel eksikliğinden kaynaklanıyor.
Önceki yıllarda kütüphanelerimizin büyük bir kitap eksiği vardı. Yöneticiler bunu, basılan bütün kitaplardan bir örneğin derleme müdürlüğüne gönderilmemesiyle açıklamışlardı. Yayınevleri ve matbaacılar, “İhtiyaç varsa devlet satın alsın” dediler. Açıkçası bu çözümü o zaman da benimsememiştim. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Bilge Kula, bu aksaklığın düzeltildiğini söyledi.

Başta İstanbul olmak üzere, büyük kentlerdeki kütüphane sayılarının arttırılması gerekiyor. Bunun için de çözüm mesai saatleri geniş mahalle kitaplıklarının kurulmasıdır. Bu kitaplıklarda araştırmacılar için bölümler ayırmak bir zorunluluk olmalı. Kütüphaneler, iş çıkışı gidilebilecek saatlere kadar ve gerekirse bütün aile bireylerinin aynı anda ihtiyacını karşılayabilecek modernlikte olmalı. 
Kütüphane meselesi, tek yazıya sığmayacak, tek yazıyla bitmeyecek bir konu.

Kaynak linki: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21866730.asp

Hiç yorum yok: