28 Eki 2010

"Kazan Doğurdu!"

Efendim, söz konusu kazan 'Nasrettin Hocanın kazanı' değil.

İletişim (ve kısmen ticaretteki) 'kazan - kazan' düşüncesine gönderme yapmak istedim. Yani, taraflardan her birinin bir şekilde kazandığı sistem.

Evde, iş yerinde, kısaca .çevremizdeki iletişim biçimindeki yanlışlıklardan birisi, kazan - kazan yerine kazan - kaybet döngüsünün konulmasıdır. 'Ben daha çok kazanayım, o daha çok kaybetsin!'. Sonra? 'Böylece ben daha çok kazanayım!' Ya da; 'BENİM dediğim olsun, zaten BEN demek BİZ demektir!'...

Oysa tecrübeler gösteriyor ki, müzakere ve uzlaşma ile kazan - kazan döngüsü işletilirse herkes kazanacaktır.

Onun için yazının başlığını 'kazan doğurdu' koydum. Bırakınız 'kazan' doğursun. Kısır döngü içinde dolanıp durmaktansa 'doğurgan bir kazan - kazan döngüsü' yeğdir.



2859398_f496.jpg


AİLEDE KAZAN - KAZAN

Aile ortamında, biraz da sınırların duygusal etkilerle abartılmasıyla ilişkiler istim üstünde yürüyebiliyor: Baba emrivaki ve sabırsız, anne mükemmeliyetçi ve ısrarcı olabiliyor. Çocukla(rla) birlikte bu üçlü sacayağı bazen sarsıntıya uğruyor.

Birbirlerini anlamayan, anlamaya çalışmayan fertler, birbirine üstünlük sağlama, sözünü dinletebilme, diretebilme noktalarında gelip gidebiliyor.

Evliliğin ilk beş yılı ve çocukların gençlik dönemlerinin başlangıç zamanı, hassasiyet eşiğinin düştüğü dönemler olarak karşımıza çıkıyor.


teen-parent-communication.jpg



GENÇLERLE İLETİŞİMDE KAZAN - KAZAN

Aklı başında fertler, 'şu konuyu sizinle değerlendirelim, herkesin hoşnut kalacağı bir noktada uzlaşmaya çalışalım' yaklaşımıyla sorunlara yaklaşabilir. Ebeveyn, temeldeki otoritesini kaybetmeden çocuklarını müzakere masasına çekebilir. Bu teklifin yapılmasıyla aslında ilk kazanç da sağlanmıştır! Çünkü ergenlerin duygusal ihtiyaçlarından biri olan 'değer verme, fikir alma' sistemi işlemeye başlar.

Bu sistemde asla 'daha çok bastırayım ve haklarımı alayım' zıtlaşması yoktur. Aile kavramında 'şah mat' duygusu yaşanmamalıdır.

Egoyu ihmal etmeyen, ama aynı zamanda çok da şişirmeyen bir döngüde bahsediyoruz. Öyle ki; öz güven ve sosyalliği de destekleyecektir. Kişiler birbirlerini dinleyebilir olacak, alınan kararlardaki ortaklığı hissedeceklerdir.


772.gif


BÜYÜKLER GERİ ADIM ATMAYI DA BİLMELİ

Dediğim dedik tarzı ebeveynlik günümüzde sonuçsuz kalıyor. Çünkü gün geliyor, anne baba elindeki 'emrivaki' kozlarını kaybediyorlar. Cepten harcadıkları bu duygusal kredi inanılmaz bir 'faizle' geri dönüyor! Ve ergenlik problemini başlatan aslında bir bakıma büyükler oluyor.

Büyükler, yeri geldikçe geri adım atabilmeli, özür dileyebilmeli, lütfen demesini bilmelidir. Böylece eğitimin aile ayağı yere daha sağlam basacaktır.

Hatayı kabullenebilmek de bir başka kazançtır.














KAZAN'IN KAZA OLMAMASI İÇİN

İletişim kazaları elbette yaşanacaktır zaman zaman. Ancak, aynı kaza aynı koşullarda birden fazla tekrarlanıyorsa kişiler sistemi gözden geçirmelidir. Kazan - kazan anlayışının olumlu sonuçlarından birisi de ailede (iş yerinde) BİZ (ekip) duygusunun gelişmesi ve yerleşmesidir.

Kazan'ın kaza olmaması için, iş yerindeki 'lidere', evin 'reisine' ve özellikle yuvayı yapan 'dişi kuşa' önemli sorumluluklar düşmektedir.

İyi bir kazan - kazan döngüsü iletişim kazalarının yol açacağı travmalarda bile kazanmasını öğretecektir.

Bu yazıyı yazarken gören bir arkadaşım espri ile karşılık verdi: "Böylece kimse kazan kaldırmaz, kazan'ız mübarek olsun."

Umarım, ses benzeşmeleriyle örgülemeye çalıştığım konu ciddiyetinden uzaklaşmamıştır. Eğer buraya kadar okuduysanız zaten 'arif olan anlamıştır' diyebilirim.

İletişimde bol kazançlı günler dilerim.


Fatih Gökler

Hiç yorum yok: