7 Ara 2010

Dert Varsa Derman da Var

Dermanlar saklanır bir yerlerde. Bulunmamak için değil. Muzipçe şakalar yaparlar. Ne kadar canını sıksalar da 'zamanında çıkıp gelmedikleri' için. Günün birinde karşılaştığımızda 'nerede kaldın sen' diye sevinçle kucaklarız.

Derman, kendini buldurmak ister. İkiz kardeşi derdi gönderir sana. Dikkatini çekmek için. Yönlendirmek için. Buldurmak için. Çekiştirir, dürter, biraz da canını yakar.

'Niçin ben' sorusunu sordurur bazen. "O kadar insan varken? Niçin böyle olmakta. Niçin beni bulmakta." Sorular ve sorgular.

Bu sorgular ise bir yanlışlık eseri bazen, 'çözüme değil' eyvaha götürür. Durmadan ters bir döngüde aleyhimize işler durur.

Derman ise kendinin bulunmasını bekler.

...

Dünyada pek çok şey göreceli. Acı. Sıcak. Mutluluk. Keder. Hepsi, bir şeye 'nispetle' değer bulur. Etki eder. Yüceltir veya yıkar.

Ama aklımız, ruhumuz, duygularımız, bilinçsiz de olsa hep 'arka planla' ilgilenir. Anlam vermek ister olanlara. Beklentilere girer. Sonuç görmeyi diler. 'İyi niyetlerim karşılık bulsun. Sevdiklerim sevdiğimi bilsin. Güzellikler bilinsin.

'Derman hâlâ beklemektedir. Hiç bıkmadan.

Umutsuz kaldığın anlarda 'bakış açısını' gönderir bu kez yanına. 'Bir de şöyle bak bakalım, bir de böyle gör.

''Tesadüflerle' anlaşır. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını anlatabilmek için.

...

Peki nasıl bulunacak bu derman?
Nerede ikamet eder kendileri?
Mümkün müdür gerçekten?
İşe yarar mı dersin?
Var mıdır dersin?

...

Evet.

Dert varsa.

Derman da var.

İnanırsan, işe yarar.

...


Foto: The iland Windmill by Alcove

Hiç yorum yok: