- Korkularımız, en temel psikolojik ihtiyacımız olan 'güven' duygusuna karşılık gelir. Güvende hissetmediğimiz herhangi bir noktada korkular bizim için 'itici' güç olmaya başlar.
- Korku, 'kötü' bir duygu değildir. 'Korkmayan' birisi önlem alamaz. Öz güvenden bile önde gelir.
- 'Varlığının' tehdit altına girmesiyle korku başlar. Veya 'varlıklarının' kaybedilme endişesiyle...
- İnsan korkularını (aslında duygularını) çevresiyle paylaşabildiği için sosyal bir varlıktır. Duygular (kendi koşullarında) bulaşıcıdır...
- En çok 'yalnızlık' (tamamen yalnızlık) duygusunun insanı korkuttuğunu söyleyebiliriz.
- Örneğin. "Beni / bizi temsil edemiyorsun" söylemi. Karşıdakinde 'aşağılanma, gelecek korkusu, güç kaybı' gibi duygular oluşturmakta. Ve onu bir çeşit tepki / önlem / hareket(sizlik) durumuna sokmakta...
- Korkan bir çocuğun annesine sıkı sıkı sarılması. Bu eylemin yetişkinlikte bile bir şekilde sürdürülmesi ilginç bir gözlem olmalıdır. Korkuların paylaşıldıkça azaldığını (en azından öyle hissedildiğini) görüyoruz.
- Bedensel acıların psikolojideki karşılığını 'korku' olarak nitelendirebiliriz. Bir çeşit 'psikolojik acı' durumu...
- Korkularınız, fitili ortalıkta gezen bomba gibidir. Kendi kendine alev almaz. Ama birileri kullanabilir. /Korkularınızın gemini elinize alın./
- Doğal bir tepki tipi olan 'korkma' eylemi, diktatörce yaklaşımlarla 'toplumsal paranoya' haline gelebilir. Geometrik olarak büyüyebilir ve inanılmaz boyutlara erişme riskini taşır...
- Güven ortamı, kişileri 'başarıdan ve özgürlükten' korkmasını engeller. Baskı ve tehdit ortamı ise başarma korkusunu kalıcı hale getirir.
Copyright (c) 2011 Gökler Koçluk İstanbul | Bireysel ve Kurumsal Koçluk randevu talepleriniz için 0554 679 39 06
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder