Bir türlü sizi dinlemeyen çocuk (personel, eş veya herhangi biri) için şu cümleyi sarf etmiş olabilirsiniz. En azından duymuşsunuzdur:
"KİMİNLE KONUŞUYORUM BEN!"
Aslında bir o kadar da öğreticidir bu azarlama ünlemi. Çünkü gerçekte 'kiminle' (kişinin hangi yönüyle) konuştuğumuzu bilseydik zaten bunu kullanmayacaktık.
Karşımızdaki kişinin duyguları (pek dile getiremese de) şöyledir genelde:
"Bir taşla iki kuş vurmak istiyorsan, kaygılarımı azalt. Benimle değil kaygılarımla konuş. Övgülerin bile beni geriyorsa iki defa düşün..."
İletişime bütüncül bakmak gerekir. Bazen uzaklık, yakınlıktan daha fazla önem taşır. Tüm 'anlatılması gerekenler' yüz yüze olmalı değildir.
"Yakınlaşıp kopacaksak uzaklığın kıymetini bil..."
'Akıllı' ebeveyn ( veya yönetici), kişilerin 'zaten bildiği' şeyleri onlara söyleyip durmazlarsa. 'Kuşak çatışması' olmaz, güven zedelenmez. Bu, aynı zamanda 'kiminle konuştuğunuza' dair önemli bir ipucudur.
Örneğin, ÖĞÜT VERME MODUNDA bir yaklaşımınız varsa, karşınızdaki kişide otomatik bir direnç oluşacaktır. Veya cevaplarınız "bir daha bu sorunu - soruyu bana getirme" şeklinde yorumlanıyorsa kişi sizden uzaklaşacaktır.
Çocuk (veya personeliniz, arkadaşınız, eşiniz) sizinle kendiliğinden paylaşmaya (sorular sormaya) devam ettiği sürece bir şeyler 'öğrendiğini' düşünebilirsiniz. Hayır, siz sorulmadığı halde cevaplar verme - sürekli anlatma telaşındaysanız hatların koptuğundan emin olabilirsiniz.
İletişim 'sonuç alma' gayreti ise, KİMİNLE (KİŞİNİN HANGİ YÖNÜYLE) KONUŞTUĞUNUZ önemlidir.
Hedefine ulaşan iletişimler dileriz.
Gökler Koçluk (c) 2010 İstanbul.
(Detaylı bilgi ve seminer talepleriniz için lütfen arayınız. İstanbul Kadıköy Ümraniye Üsküdar 0554 679 39 06)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder